11 Aralık 2010 Cumartesi
Nazım Hikmet'ten
Akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil,
_____ beş değil,
__________ yüz milyonlarlasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
_____deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm
_____senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
_____ kabahat senin,
__________- demeğe de dilim varmıyor ama -
_____kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!
Yevgeni Zamyatin'den
...
Kendimi duyumsuyorum. Ama sadece içine kirpik kaçan göz, şişmiş parmak veya çürük diş kendini duyumsar, bireysel varlığının bilincine varır. Sağlıklı göz veya parmak yada diş varlarmış gibi görünmezler. Yani gayet açık, değil mi? Kendi kendinin bilincine varmak, hastalıktır.
...
D-503
...
seni korkutuyor çünkü senden güçlü. Nefret ediyorsun çünkü korkuyorsun. Seviyorsun çünkü iplerini eline alamıyorsun. İnsan sadece köle edemediğini sever.
...
I-330
5 Aralık 2010 Pazar
Maupassant'dan
...
Tüm bir ulusu evlerinin haraberi altına gömen bir deprem; yatağından taşıp köylüleri ve sığırları boğan, damlardan çatı kerestelerini uçurup her şeyi sürükleyip götüren nehir; direnen herkesi öldüren, geride kalanları tutsak alan, taşıdığı kılıç adına kentleri yağmalayan ve top sesleri arasında Tanrı'ya şükreden zafer kazanmış ordu: bunların tümü de tanrısal adalete olan inancımızı sarsan, Tanrı'nın koruyuculuğuna ve insan aklına beslediğimiz, bize öğretilmiş olan güveni yok eden korkutucu ziyaretlerdi.
...
Açık Gözler
...
En büyük düzen kurucular genel olarak insanı değiştirmenin olanaksızlığıyla karşı karşıya kaldılar ve verdikleri ders genellikle kendilerinden sonra kayboldu.
...
Okşayışlar
...
Doğa insan ister; doğa bizi bu insanları var etmeye zorlamak için, tuzağın yanıbaşına aşk ve şehvetin çifte çekiciliğini koymuştur! Kendimizi bıraktığımız andan itibaren, anın çılgınlığı geçer geçmez, bir hüzün çöker içimize, çünkü bizi oyuna getiren hileyi anlarız, bizi kendimize karşı iten gizli ve örtük nedeni görürüz, bu nedene dokunuruz.
...
İtiraf
...
Tüm eylemleri önceden düşünülmüş, tüm davranışları hesaplanmış, tüm sözleri özenle tartılmış, yaşamları başkaları karşısında oynadıkları bir rolden başka bir şey olmayan kişilerdendi.
...
Pencere
...
Evliliklerin çoğu ya fırtınalı ya da canice oluyor; çünkü insanlar eşleşirken birbirlerini yeterince tanımıyorlar. Sevecen ve tutkulu iki nişanlıdan ölesiye birbirine düşkün ve bağlı iki insandan uzlaşmaz iki düşman yapmak için; bir hiç, kökleşmiş bir korku, ahlaksal, dinsel ya da hehangi bir konu üzeirnde inatçı bir görüşayrılığı, hoşa gitmeyen bir davranış, bir tik, küçük bir kusur, hatta hatta hoşa gitmeyen bir özellik yeter de artar bile.
...
Ayşe Kulin'den
...
Sabahtan akşama, yaşamın türlü derdiyle boğuştuktan sonra, Allah'ın günü aynı dört duvarın içinde, yorgun ve bezgin buluşan insanların birbirlerine bir çift hoş söz edebilecek nefesi bile kalmıyordu... nerde kalmış birbirlerinin çıplak ayaklarına, ya da uzun parmaklarına dokunacak gücü bulmaları.
...
Tolstoy'dan
...
"Tepeye tırmandığımı sanırken tepe aşağı iniyormuşum meğerse! Gerçek bu. Herkesin gözünde ben yükselmekteydim, oysa gerçekte bütün bir zaman yaşamım ayaklarım altından kayıp gitmekteymiş... İşte sona geldik, artık ölmeliyim."
...
Ivan Ilyiç
11 Temmuz 2010 Pazar
José Saramago'dan
Yitik Adanın Öyküsü
...
Eğer bir insanın bir başkasından hoşlanması için onu tanıması gerekseydi bu bir ömür alırdı.
...
24 Mayıs 2010 Pazartesi
Uykusuz'dan
13 Mayıs Perşembe
Vedat Özdemiroğlu - Bebek Kafası
...
Gide gide Galatasaray'dan Asmalımescit'e gidebiliyorum, dergiye. Muhitimiz tıklım tıklım. Eğlencedekiler, tam emin olamamış da, "Eğleniyoruz di mi, tabii canım daha nasıl eğlenilir işte, eğlence dediğin tam da budur" diye taşkınlık içinde durumlarını sorgulayarak sokağa giriyor, mekanlardan çıkıyor, öbek öbek yolda duruyorlar. Alkollü libido, masum gibi gülümsetiyor insan evlatlarını.
...
____________________________________
Metin Fidan - Ayrıntılar
...
Zaten günümüzde, bi çok hak türleri, kağıtlara belgelere yazılarak, listeler halinde düzenlenmiştir. Bunnardan en popüleri, İnsan Haklarıdır! Bi yere hakkınızı aramaya giderken, bu listeyi cebinizde götürmeniz faydanıza. Çünkü listede, "Bütün insanlar, din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin eşittir!" gibi, acayip karmaşık maddeler vardır; bunu bi anda hatırlatmak güç olabilir!
...
3 Mayıs 2010 Pazartesi
Orhan Veli Kanık'tan
Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.
8 Nisan 2010 Perşembe
Dostoyevski'den
Karamazov Kardeşler
...
Zira insanlar temiz kimsenin düşmesine, rezil olmasına sevinirler.
...
25 Şubat 2010 Perşembe
Ahmet Hamdi Tanpınar'dan
Huzur
...
İnsanlık fena bir ihtimali bir kere kendisine ufuk bilmesin; bir kere uçurumu görmesin. Bir daha ondan geriye dönemez. Onu giyinir. Kıymetli bir şeyiniz, iyi bir yazma, güzel bir gramofon, bir Acem halınız var mı, sakın onu satmayı bir imkan gibi düşünmeyin, evliyseniz karınızı boşamayı, seviyorsanız sevdiğiniz kadına darılmayı bir kere olsun aklınıza getirmeyin. Sonra bu işlerden ne kadar çekinirseniz çekinin, mıknatıslanmış gibi, arkanızdan itiyorlarmış gibi onu yaparsınız, insan hayatında sakınmak yoktur. Hele kütle halinde, asla. Bir kere uçurum göründü mü, ölüm simsiyah dili ile konuştu mu?
...
11 Ocak 2010 Pazartesi
Cahit Külebi'den
Evin önünde hark vardı,
Harkın önünde alçacık köprü,
Köprünün üstündeki çocuklar
Hayalet gibi bir kuş gördü.
Eğilip baktık tahtalar arasından
Uzaklardan gelme bir garip kuş.
Kuzgun gibi,balıkcıl gibi birşey,
Köprünün altına yorğun düşmüş.
Kutupların,denizlerin,romanların,
Sihrini taşıyordu.
Biz ona bakıyorduk, o bize
Korkusuyla karanlık ormanların.
Kimimiz deynekle dürte dürte...
Kimimizde kaynar su döktük
İşedik bir güzelce üstüne,
Garip kuşu öldürdük.
Yaralı bir gemi gibi yüze yüze
Köprünün dışına çıktı.
Vura vura eğlendik,
Attık birbirimize.
Uzaklardan gelme garip kuş
Mürekkep rengi gözlerinle
Artık dünyamızı göremezsin!
Bağrışmamız gitmez kulaklarına,
Yaprakların arasında güneşe karşı
Çiftleşemezsin.
Dişiysen yumurtlayamazsında!
Böyle deyip kuşun dört yanında
Akşama kadar hora teptik
İnsan olduğumuzu iyice
Garip kuşa öğrettik